3 Kasım 2008 Pazartesi

NEHİRLERİMLE bir gökyüzü çizemediğim..

Nehirler vardır suları sonsuz akan insanın içinde,bazen anlamı oluyor bazen nedensiz konuşuyor işte...Bir garip kokuyor insanın içi..Meğer insan yüreği büyüyormuş,görememiştim...Öylece sorgulamadan büyüyüp sığmadığı bile oluyormuş.Düğümlenip tıkandığı cümlelerinin boğazına ve asla yalan olmayı beceremeyen..Öyle dudaklarında ölebildiğin,saçlarında kaybolabildiğin ve düşünmeden sadece nehirlerinin istediği gibi davranabildiğin...
Bir hikaye yazdım ben...İçinde varsın,evet..Hemde öyle bir yerdeki suların içinden de baksan gökyüzüne ucunu görebiliyorsun bazen..eğer bakmak isterse,gözlerin kirpiklerine takılmadan,uyurken sırtına cennetimi kurup uyuduğumda nefesimi duyuyorsan uykunda ve rüyalarında hatta sen yarattığım cenneti görüyorsan içimdeki aynalara bakmadan,görebilirsin,evet...Hatta bazen sarıldığında öylece kokusu duyuluveriyor omuzlarına doğru.Cümleler de patır patır dökülüyor konuşmasam da dudaklarımdan.Ne ben biliyorum ne de nehirlerim..Biz öylece akıyoruz sana doğru..
En özgür olduğumuz yerde bile konuşamıyoruz işte sen olunca karşımızda.Masalımız bekliyor şimdi kapıda.Belki el ele,belki uykumda,belki sancılarımla konuŞamadıklarımdan.Ama masalım bekliyor öylece...Doyulmadık ve kıyılamayası hücrelerinden bahseden ve ilk günü hikayem...öylece bekliyor işte...

NASILSA ÖYLE BİŞEY...

Ayaklarında ufacık patiklerin varken yazar Tanrı hikayeni...Belki daha öncesinde hatırlamadığımız.. Bazen şansı güldürür öylece sorgulamadan bazen vurur zincirlerle gözbebeklerine sahneleri...Öylece senin ne istediğini bilmeden sormadan nefes almaya fırsat bırakmadan çoğu zaman..şimdi bir cennet avuçlarımda,dokunması zor..Kıyılası değil hücrelerine..
En sevdiğimdi pamukşekerden kız masalı..Sonunu henüz bitiremediği annemin..Uyumadan önce dinleyemesem de zihnimde canlandırıp oynattığım geceler olmuyor değil güzel bir uyku için..Nasıldı bazen hatırlamam,hatırlayamam..Hatırlayamadığım sahneler hep meleğimin gözyaşlarıyla doluydu..Bazı geceler anlam veremediğim nedenlerle dökülürdü damla damla gözlerinden yaşları öyle sarılarak uyutur ,uydurduğu pamukşeker kızı anlatırdı sıkılmadan..
Farkettim anne...Meğer ne güzel şeyler dökülmüş dudaklarından...Minicikken avuçlarım biten umutlarım yerine ne güzellerini koymuşsun...Şekerden kız her ağladığında erir,annesi de onu hep korurmuş derdin.Gece de buluttan evlerine dönerler huzurla uyurlardı değil mi?Doğru hatırlıyorum,evet...Ben eridim mi bilmiyorum ki anne...Bir pamuk nasıl da taşa döner nasıl kapatır gözlerini gündüzlere hatta nasıl kusar isyanlarını ben bilmiyorum...Tek bildiğim vardı,senin anlattıkların..Büyürdü o kız ve dünyanın en güzel sarayında hayal ettiği bulutlarda biraz pembeleşmiş yanaklarıyla o adamla öyle bir aşkla yaşarmışşşş...Kimdi o adam ki anne?Avuçlarıma koyduğun o son umut boşa çıkmadı bence...Bu kez yanılmadı bulutlarında gözleri kapalı yaşarken yarattığın kız...
Belki de hikayeyi anlatma sırasımı bende bilmiyorum...Ama o eritmeyecek...

22 Eylül 2008 Pazartesi

AKDENİZ SALATASI TERLİK BORNOZ FALAN...

AAAA delirdim ne güzel:)Öyle diyorlar yada ciddiye almıyorlar bilmiyorum.Gözlüğümle konuştum geçen gün..Beraber neleri gördüğümüzü anlattım ona,o da hiç bir şeyi inkar etmeden onayladı.Çoraplarıma takıldı sonra,onun evine bu iki kirlenmiş çorapla girmiştik.Aslında darıldılar böyle dediğim için.Öylece döndüler arkalarını bende acımadım,attım kirliliğe..Şarap kadehimi kırdım duvarda.Haketti ama..Ne o öyle en güzel rujumun izleri ağzında..Sevgilim dudağından başka dudaklar öptüm diye de kendime kızmadım değil..Sonra baktım bulaşıklar söyleniyor tezgahımda.Ne gürültü çıkarttılar ben de attım çöpe hepsini gitti.Dedim sonra kiminle yedim ben bu çupraları?Akdeniz salatası falan.Haa dedim bi çocuk vardı dün gece ben de şarap falan içtik,ben o sever diye çupra almıştım son paramla,o da ben severim diye kırmızı şarap alıp gelmişti salatayı da beraber yapmıştık.Doğru,sağolsun bornozum hatırlattı.Duş almıştım gecenin sonunda.Marul kaçmış ayakparmaklarımın arasına.Neden dedim de bulamadım cevabı...
Bugünlerde perdelerime taktım kafamı..Sürekli kapalılar..Nedir dedim bu karamsarlık açmaya çalışıyorum da bana bağlı bi uzuv var sanırım ben açtıkça o kapatıyor.Bi de fotoğraf albümüm var tabii.Arkadaşlarım geliyor da sık sık bugünlerde,alışkın değilim hiç bu kadarına da o ayrı,habire albümü saklayıp duruyorlar neden anlamıyorum bende istemsiz arayıp buluyorum.Saatler geçince de gözlerim şiş buluyorum kendimi.Galiba çok tuz yaramıyor bana hemen gözlerim şişiyor.Çuprayı yiyince tabii ee salata da tuzluydu..
Neyse işte günler böyle geçip duruyor..Bir iki gün sonra türbeye tatile çıkmayı planlıyorum.Bu çupracı herifle türbede tanıştık,ben yanlışlıkla ezdiğim karıncalar için dua ediyordum o da okunmuş pirinç dağıtıyordu..Bugün de durak da gördüm çarşıya izmarit almaya giderken,umursamadı geçti gitti yanımdan.Üzülmedim canım ne üzüleceğim bilmiyormuyum sanki en güzeliyim ben kadınların.Eve gelince en sevmediğim evdeydi.Koskoca ayna yaptırmış arkadaşlar bana,karşısında dans edermişim de kafam yerine gelirmiş.Böyle hakaret mi olur..Gördüm de kendimi çupra salata hikaye..Ne güzel terk edilmişim o geldi aklıma.Ben de kıymadım paraya arkadaşa kırdım aynayı,doğradım arkadaşları..Yoruldular tabii odanın ortasında mışıl mışıl uyuyorlar ben de elime bulaşan şu kırmızı boyayı çıkarmadan yazayım dedim.Ayna da kırmızı olur mu hiç?Kırdım bulaştı şimdi elime yüzüme..Çıkar çıkarabilirsen..Of ne kötü terk edilmişim ben:)

AYNI KABA SIÇMAK..

Bir kez daha mı yenilmek?Anlayamadım daha yavaş duymaya ihtiyacım var tamam...Şimdi daha uslu olabilirim...
Bir kez daha bulduğumu sandığım her şeyi tekrar tekrar kaybettim ve yenilgiyi en başında kabullenerek aslında..Daha mı taze düşünsek ki yada biraz daha uysal olsak.Maske demeyelim ona da savunduk olsun adı,onlara karşı hani her gün yürüdüğün yolda beynini uyuşturan tüm o düşüncelere karşı,evet.Denize karşı uzandım geçen aylarda bir gün..Kumsalda yağmurun en güzeli yağdı saçlarıma..Sulara öylece bıraktım kendimi.Eğer cesaretim olsaydı da gömseydim kendimi derinliklerine.Ne için ama,yenilgiler için mi?İnançların için mi?Bir kez daha yenildiğin için bir kez daha düşünmek var şimdi.Yaptığım bir kez daha sorgulamak ve anlamak tüm olanları.Arzuların içinde birikip fışkırmak için sabırsızlandığı o saatler ve ufak bir kız çocuğunun bacağı kopuk bebeğinin ismi olmak avuçlarında.Alkolün artık seni uyuşturmadığını sadece unutmak için en güzel neden olduğunu anlamak,en can acıtanı da aslında ne kadar istediğini istemeğini öğrenmek mide bulandırıcı bir şekilde.Yalnız hissetmek kalabalıklarda ve buna rağmen gülebilmek...Sen buna yenilgi diyorsun biliyorum.Bende sessizce kabullenmek diyorum tercihlerimi,benliğimin arzu eşiğini,nasılsa tek şansım var tüm bunları yaşamk için diye söylenip teselli edişlerimi ve hayallerimi.Sen sorgulamadan kaybedensin ama ben istediğim için kaybedenim.Bilerek,düşünerek,emin..
Hiç bir şey eskisi gibi değil biliyoruz değil mi?Öyle bembeyaz yalanların doğurduğu güzel hayallere bağlı değiliz.Oyuncak etmiyoruz sanrılarımızı kendimize ve bile bile lades diyoruz.Her gün aynı kaba sıçmak bizimkisi sıkılmadan her gün aynı kadınla yada adamla sevişmek ve aynı yatağa dönmek...Kabullenelim hadi,ne seviştik ruhumla ne aynı yere döndük kabullenerek:)
Aynı kaba sıçmak bizimkisi,her gün aynı bedenle aynı ruhla aynı düşüncelerle ama sadece farklı kıyafetlerle..

10 Temmuz 2008 Perşembe

ASLA SESSİZ DEĞİLDİK!

Kanımla yazacağım yaşadğım her günü seninle..Tam gözlerinin önüne görebileceğin gibi.Tanrı dediğin neler yaşattı çocuklara.Ne güzeldi gülümsemeleri.Anne kokusunu bilmeyenlerin sarılış ne acıydı anne diye seslenerek.Hani yardım edecekti,elini bekleyerek sabır çektim.Şimdi dünyam sadece fotoğraflarda gülen yüzlerden ibaret..Beceremeyen olsa bile gülümsemeyi..Bana nasıl dua edeceğimi anlat!BU KEZ SAKİN DEĞİLİM...!
İsyan mı diyorsun benimkisine?Benim isyanım bu kadar sessiz olmaz.Ben ağladığımda tutmam hıçkırıklarımı yüzümü asla kapatmam..Benim isyanım acı çektirenleri,bilmeyenleri korkutur,hatta benim isyanım BU KADAR SAKİN DEĞİL!
Bir daha asla yazmayacağım,asla laf anlatmayacağım!Benim çocuklarım var gözlerimde onların en masum uykuları.Benim annelerim var yavrularını doyumak için kan akıtan gözlerinden.Benim babalarım var beli bükülmüş ama benim babalarım var tokatlayan...Benim hayallerim var güvencesi olmayan..Ve benim aşkım var korktuğum,çekindiğim ve inandığım!
İsyan mı diyorsun benimkisine?O zmn bir kez sadece uykuma gel ve rüyalarıma gir.Size neler yapıyorum orada benim dünyamda.Padişahı benim kölesi siz umutlarımın..Benim isyanım bu kadar sakin değil.Harflerim tükendi sesim çıkmıyorsa bile çığlıklarım var..Siz duyun diye..Sadece siz!

YENİ BİR SOLUK İÇİN...

Hoşgeldin kavakyellerim hoşgeldin yeni hayat yeni suyum can için..Ne kadar farklıydık,ne kadar mesafelerden avuç gibi olabildik..Gözlerim sığdıramıyor şimdi o koskoca zamana neler sığdırdık diye..Ne hikayelerdi...Umulmayacak yerlerden ne umutlar,ne hayaller,ne aşklar umduk.Adımlar yavaşladı zaman zaman,yeri geldik kaybolduk ortalardan.Ve hiç beklenmedik zamanlarda geri döndük ve bıraktığımız gibi bulduk tüm güzellikleri.Sayfalarım eksilmedi hiç aksine hep yenilerini ekledim..Göstermedim belki ama neler neler becerdim ben avuçken beraber.Şimdi durup da biraz nefes alma vakti istemeden de olsa..
Genelde suyu severdim ben,kahveyi özellikle..Sigaramla kahvem ve yakın bir dost karşımda.Bazen kadehim elimde,arkadan led zeppelinler:)Saate bakamazdık korkardık geçliğinden bu tatlı sohbetler bitecek diye.Alkolün kanımdaki yeri ve sancılarım yüzünden kaç dostun omzunda açtım gözlerimi.Hatta sahte dostlardı kimileri ama yinede güzeldi...Gözyaşların içinde gülmeyi bile becerebildik kimi zamanlarda,her ağlamamda beni güldürecekler oldu çünkü...Ben beni kucağında taşıyanları,kendimi hatırlamadığımda yanımda olanları,hatta beni neşelendirmek için gitar ve üçlü dansçı kızları da hiç unutmadım:)Sarhoş olma eşiğini çoktan geçip sokakta yürüme cabalarını,bir damla alkol savaşlarını,hiç sevmediğimiz müziklerde çoşmaları,kendini sancılarından ve diğer herkesten saklayan ve zamnadan kaçanları hayat döndürme çabalarını da hiç unutmadım..Ben içeride kıvranırken yan odamda izleyenleri ve sonra beni kurtaranların onların oldugunu bilmeyi,mumlar eşliğinde güzel sürprizleri ve aynı sürprizleri yapanın eziyetlerini,toplu uykuları ve horlamaları,yeni aşkları ve heyecanları da unutmadım..Gülme krizleri ve benim mutfağa asla sokulmayışlarımda artısı tabii...Hiç birini ama hiç birini unutmadım..
Eylül,ekim,kasım,aralık,ocak...Zaman çabuk geçti ve neler kazandık ne güzellikler.Kötüler bile ne güzeldi ne büyük tecrübelerdi.Şimdi yeni soluklar için biraz nefes alma vakti..Biliyorum unutmadım ve kimsede unutmadı:)

21 Haziran 2008 Cumartesi

Tanrı'mla bir kez konuştum ben!

Ne olur sadece bir kez gülümset!Bir kez kusar gibi verdiklerine inleterek ortalığı gülmeme izin ver.Sadece bir kez...Çocukken oyunlarım sıradan olsaydı yada bir elimde mumla arasaydım babamı..Oyuncaklarım parçalanmasaydı her dokunduğumda,özlemeseydim annemi uyurken kucağında..Ne olur bir kez gelmeden önce yanına,gülümset!
Bak sahnemdeyim şimdi.Kendimi sen sandığım yerdeyim.Oyun ben nerede istersem öyle bitecek.Gülen gözlerim var senin yarattıklarını izlerken.Onlar zanneder ki izlenen benim o büyük boşlukta.Bak gördün mü büyüdüm ben,ama çantamda umutlarım var hala.Bir de hayalleri yarım kalan hepsi..
Neredeydim ben anlatsana bir kez bana.. Ne olur..Sadece bir kez bana senin yanından söz et..Göstermeden önce bana bu rezilliği neredeydim ben?En son bir yer vardı hatırladığım.Anlatmamı ister misin?Beni dinlemene çok ihtiyacım var.Bir kereliğine sadece beni dinler misin?
Beyazdı duvarları,çıkışı y0ktu onlar istemeden.Konuşurdum cevap veren olmazdı ağlardım hatta ama annem duymazdı,DUYAMAZDI!Bir hikaye anlatmıştım hayali arkadaşlarıma.Küçük bir kız vardı sadece gülen gözleri görmeye ihtiyacı olan.O kadar küçüktü ki parmak uçlarıyla havalanırdı yatakta uyuyan annesinin nefesin dinlemek için..uyumadan önce duymazsa o sesi kirpikleri batardı acıtarak.Oysa o acıyı kaldıracak bedene sahip değildi zaten ruhu da hastaydı son zamanlarda.Saçları bukle bukleydi ve beline kadar uzanırdı biraz daha büyüdüğünde kazıtasaya kadar hepsini..O,kendi yarattığı masalların prensesiydi çok daha küçükken.Uyumadan önce bulutlardan yastık yaptığı diyarında harikalar yaratırdı kendine.Duymamak için küfürleri ve çığlıkları şarkı söylerdi kulaklarını tıkayarak.Kurtar derdi beni bu büyük burunlu,kırmızı gözlü canavardan! Büyüdükçe değişti tesellileri.Bağırdı nereye duyuracağını bilmeden.Yeterki güzel olsun dedi her şey.Aşka güvendi.Belki dedi başka bir erkek başka bir kahraman götürecek beni bulutlarıma.İlk aşkıydı onu uyutmayan gece,onu bedeni küçücükken tokatlayan.Hala da aşık ona hala!Aşkın olmadığını gördü ufacık serüveninde.Başka hiç biri ona ömrü boyunca gülümseyemeyecekti aynı sevgiyle.Neler yapıyordu en son hatırlamıyor şimdi.Gördüğü en son dört beyaz duvardı.Sorularına,söylediklerine cevap alamadı hiç.Benim en güçlü kurtarıcım,ben diyarımdaki en yakışıklı ve en büyük kanatlı ucubem,benim ama sadece benim meleğim,BABAM!sadece elimi tut dedi ve kurtar beni buradan.Çaresizdi gerçekten çaresiz..Görseydi küçük meleğini burada kilitli ve duysaydı prensesin hıçkırıklarını gelirdi belki kurtarmak için..belki..
Gelmedi ama üzülmedi ufaklık..Artık yatağa uzanmak için parmakuçlarına ihtiyacı yoktu.O gün kilitleri kırma günüydü.Ufak bavuluyla uzaklaştı beyaz duvarlardan.Uyuşmuştu biraz bedeni,morluklara da sahipti açıkcası ama hiççç üzülmedi.Kanatlarını kazandı yeniden.Evine gidecek ve derin bir uykuya dalacaktı.Rüyasında diyarına gidecek ve kurtarıcısına sarılacaktı..Sarıldı da...
Şimdi ne olur bir kez anlat bana benim hikayemi..Ben neredeydim yada ne renkti kanatlarım..Annem yine orada mıydı kucaklamak için beni?Neden konuşmuyorsun ki benimle hiç?Neden susuyorsun hep?Sadece hikayemi dinlemeye ihtiyacım var..sadece belki bir ihtimalle yalan olduğunu duymak için...

Kumsalın ötesinde sadece tek bir arzu için...

Dinle sessizlik!Sana çok şey anlatacaklar.Yavaşça ilerliyor şimdi adımlarım nefesim hızlanıyor.Ufak tefek sesler geliyor kulağıma,yardım istiyor tanımadığım bir adam.Tenime sinen o acı kokuyu hissetmek için son bir kez daha vurmak istiyor kanatarak,uykumda bağırarak,sancıyarak uyanmamı ve nasıl kelepçelediğimi izlemek istiyor.Nefrete bürümüştü saçlarımı ve doladı boynuma.Islandıkça günahlar gibi yakacaktı canımızı.En uzakta bir ışık vardı izleyen adımlarımızı çoğu zaman çağırdı yanına nefes almak için.İstemedik biz çünkü gördük aslında hayatın nasıl basit bir kurmaca olduğunu ve bu kurmacada taş'tık sadece ayaklara takılan.Dinle şimdi!ayaklarım kumlarda ve parmak izlerim.Üstümde cennetten kalmış yırtık bir tül ruhumu okşayan.Saçlarım ıslak omuzlarıma değdi damlalarım.Adımlarım ışığa doğru gidiyor ve sesler kimsesiz,duyumlar vardı sadece dalgaların şarkısının arka fonunda.Bir sahne vardı gözümün önünden geçen sımsıkı sarılmalardı onlar ve gizli gizli edilen dualar..
Uykumdan uyanınca toprağın altındaydı bedenim.Hıçkırıklar vardı bilmem sen miydin o yoksa babam mı?Üzüldü herkes bir iki çürük kokusu için oysaki kumsalımdaydım benve bilmeni isterim ki bir anlıktır ölüm,benimkisi kayıptı tarihlerde.Ne günü belli ne saati bilindik..
Uzun sandık biz yolu oysa uçurumlar vardı bilinmedik ve ani.Korktuk düşeriz diye ve adımları hep sağlam attık.Fark etmedk ki ne kadar sağlam atarsan at düşecektik içine..
Dualarımı kabul edersen ve duymak istersen ağıtlarımı sana yakılmış olan,KOŞ DERİM KOŞABİLDİĞİN KADAR!Korkma uçurumlardan düşecekse düşsün kırılsın aynam ama suretim kalsın zihinlerde.Denizim ben koksun ve estikçe küllerim anımsa beni ve hatırla ki ben değildim o ben değildim...

Toprağımın içinde...

Daha çok konuşmak isterdim seninle daha güzel gülümsemeler bırakmak arkamızda sen yürürken...çaresizce değil ama bilerek çoğu şeyi..bilinmezliklere sığınarak değil..Daha cesur olmak isterdim yarattığımız evrende,saklanmaktan çok konuşmaktı en eski koltuklarda isteğim.Dökülmüş duvarların arkadasında en korkunç pozu vermek,daha doğal olmaktı şimdi ve kamerama daha mutlu yüzler yerleştirmek.Sen olsaydın içinde ve en mutlu andan bir tablo bize ait,karakalemlerle yazılsaydı tarihi,her şeyi gömmeseydik.
En derin uykumdayım şimdi ve serinliktir tenime vuran sabahın.Sessizliği vardı uykunun en derininden ışık yoktu daha ve yazmaktaydım ben önümüzdeki en uzun oyunun kasvetle.Sesi vardı yağmurun,harflerin yeri karışıyordu ve dualar okunuyordu senin sesinin eşliğinde.Renkler yerine oturmuş biraz,turuncular sarılar kaybolmuş doğamdan ve cesurdum evet biraz daha.Usulca çıktım evimden almadım anahtarımı belki geri dönmem diye.Yürüdüm sessizlikte adımlarım korkaktı biraz ve yine battı çivilerim kanatarak topuklarıma.Durmadım her şeye rağmen.Israrlıydı arzularım.Yakınken sana,bu kadar bekledim.Haykırışların duyuldu eşiklerden ve sakindi ellerim bu kez.Koşarak döndüm ağır ağır teptiğim yolu.Ağladım sessizce sabahın sessizliğini bozmamak için.En iyisiydi gitmek ve duymamak bir daha çığlıklarını daha da uzak olmak ve daha soğuk..Belki de tek isteğimdi uyumadan önce,görmek son bir kez daha seni..Bir iki ufak eşyam vardı sende kalan onları almak senin elinden.Son dilekti gitme dediğini duymak,ama yalandı hayaldi her şey gözlerimdeki ufak pusular sabah serinliğimde son kez bakmaktı isteğim aynı noktaya seninle sımsıkı sarılarak.Soğuğuma rağmen ve benim kalabalıklarıma...
Ellerimiz buluştu rüyaların arkasında ve en soyut mekanlarda.Gerçeği yoktu gördüklerimin hatta dokunduklarımın tenlerine.Bir dünya yaratmıştım kendime tamamlayamadıklarımı ve tamamladığım ve görmek istediğim seni uykumda sarılarak terlemiş bedenime.İçimdekileri durduracak bir kelimem yokken yazmaya devam ettim,bırakmadım kalemimi parmaklarımın arasından.Oysa hiç sevmezdin yazmamı sen.Hasta eder derdin günlerini.Ama ben bırakmadım seni göreceğim güne kadar.Doyasıya bakabileceğim...O gün edeceğim dualarımı,o gün bitecek sonsuzluklar.Azalıyor sancılarımız.Günler alıştırıyor bizi yokluklarımıza,sancılara kıvrandıran.Gülebiliyorsun daha içten,başka tenleri tadabiliyorsun.Bakabilseydin gözlerimin içine,tenime dokunabilseydin,hissedebilseydin acımı,gidemezdin bu kadar kolay.Korkaktın sen ve korkaksın devamında hayatın.Kaçtın olabildiğince en uzağa ve en yakın zamanlarda.Renklerimi sevmedin ve sana sunduklarım korkuttu biraz da.Yeşillikti içerisi çünkü,gökkuşağım vardı yedi renkle sınırlı kalmayan,ölüleri toplamıştım içeri can vererek duygularına.Bize göre değildi...''Gel diyeceğim sana gel ve olabildiğince mutlu olalım...!''Bırak!Nasıl olacaksa ve neyle!Kavurur belki ama yok etmez.Kanatırdı ama öldürmez,ÖLDÜREMEZ!

...Ses yokk..

Ey Tanrı'nın istenmeyen oğlu!Hangi cennette esir tutulduğumdan haberim yoktu hatta cennette olup sana bunları vadettiğimden.Cehenneme yakışırsın sen çünkü gerçektir orada her şey.Şeytanın cümlelerini tekrarlarsın ya hep bana mektuplarında işte şimdi sen işit!
Karanlıktasın,ellerin zincirlenmiş ama kaçmaktan korkmuyorsun çünkü ışığı sevmezsin sen.Karanlık cezbeder bizi.Hangi kuyudan çıktığımızı unutmuş olsak da...Tanrı'nın sana verdiği bedeni darbelerle büyütmenin tadını karanlıkta gördük biz.İstemeden ve istenmeden...Cennetin tuttuğu kadehlere kahkahalarla karışık gözyaşlarımızı doldurduk ve büyüdük farketmeden..Siyahlar bize kurtuluşu anımsattılar hep.Tanrı bilir,sen bilirsin 'en çok boğularak ölmekten korktum ben ama bilmezdim ki boğularak yaşamak en kötüsüymüş.'Korlaktın sen arkanda bırakıp sırtını dönmek cesaretten değil olsa olsa yüzleşememekten,utançtandır!Nerede şeytanın,bahsettiğin kalen nerede?Korkudan kilitlediğin bedenini mahseninin en ücra köşesine sakla çünkü sen artık istenmeyensin..Yüzleşmekten korktun hep şimdi istediğin yerdesin.Yağmurda ağladın avuçlarımda dualarım gibi.Uykularımda sakladın kendini.Önemli mi?Hayır,asla!Bahsettiğin ama olamadığın şeytan umrumda değil.Sen önemsizsiniyaptıkların önemsiz.İşte şimdi Tanrı'nın istenmeyen oğlusun.ÇÜNKÜ SENİN TANRI'N BENİM!
Belayı Tanrı benimseyen zavallı!Kaç kez yatağına çivilendin sen çığlık atan seslerim zoruyla.Kaç kez kapı kollarına nefretle baktın?Loş ışıklar ne kadar korkuttu seni?Kaldırımlara kaç kez yuvarlandı cesedin?Kalabalıkların içinde gözyaşlarını kaç kez içinde patlattın?GİDECEK HİÇBİR YERİN YOKKEN SADECE GİTMEK İÇİN KAÇ KEZ KOŞTUN SADECE KAÇ KEZ?Kaç kez yıldın bu kadar?Küçümsüyorum kendimi nefes alamadığım zamanlarda.Saçlarım boğazıma yapışıyor açamıyorum gözlerimi.Bana cehennem deme.Kendine iyi tek kelime edememiş dilini cehennem diye döndürme yüzüme bakarak.Avuçlarını yüzüme hiç değdirme.Onlar Tanrı için bir kez açılmadılar gökyüzüne.Dokunma acılarıma şimdi.Bırak saklandıkları yerde acısınlar.Bırak kırbaçlasınlar ciğerlerimi!Hiç dokunmasalar gülümsemelerime,umutlarımı hırpalamasınlar,ölümü çare göstermesinler ama kalsınlar saklandıkları yerde.Onlar olmasa değerini bilemezdim belkide yüreğimdekilerin..İSTENMEYEN,ellerimi tuttu,uykularıma yardımcı oldu her şeyin bittiği zamanlarımda.Nefretle besledi ruhumu.Korkutmadan sadece endişeyle yeşertti farketmeden acıları.Sadece vücut değildi karşımdaki,AYNAYDI gözlerimi gösterebilen.Tuttuğum tüm dileklere engel getirdi.Farkındaydı...Nefrete inandı o.Nefret etmeliydim.Saklama gözlerini,o bakışları çekme üstümden.Bak nasıl gülüyorum inadına şimdi.Diyorum ya mutluluk ağır geliyor bana,alışkanlıklarımdan değil.Mutluluk olduğu zman içimde saklanıyor kahkahalarım.Acılar iyi geliyor ruhuma.Onun TOKATLARI gülümsetiyor neye benzediği belli olmayan sıfatımı.Gece olunca gölgeleniyor yüzüm AYIŞIĞINDA..Gündüz,gözlerime perdeler indirdi hep.Işıklar,karanlıklar kadar dürüst olamadı bana.Bekle,gözyaşlarım süzülmeli şimdi yanaklarımdan.Ellerime damlamalı..Dedin ya bana 'güzellkler yeşermeyecek ama çıkacaklar karşımıza zaman zaman.Hiç karşılaşmamış gibi,tanımaya çalışacaksın.Ama olmayacak biliyoum.Farklı kılıklara büründü şimdiye kadar hepsi.Asla kalıcı olamayacaklar.'Biliyorum,hiçbir şey benim olamayacak..Güzel olan ne varsa bitirmeliyim .Acıtırlar bileklerimi.Kalabalık demişsin etrafın ama benim seni acıttığım gibi acıtamazlar.Süründüremezler 'ben' dediklerini.Siyahları sevdiremezler.Ne dediğin değildi önemli olan haklı olduğunu biliyorum ama senin kalabalık dediklerin karanlıklarımda görünmüyor.Ben göremiyorum...Lanet okunacaksın sen,dualarım kalbine saplanacak.Bilirsin ki yakar çığlıklarım.Hangi çaresiz,hangi hasta,hangi yorgun ŞEYTAN diye adlandırır ki iki kuruş etmez bedenini.Hngi cesaret önüne serilen cennete kusacak kadar küstah olabilir.Kendini oraya esir et,karanlığa,soğuğa tap hatta.Sahip olduğun hayata giren kim olursa olsun öğrendiğin tek kelime için şükret!Sana verebileceğim kelimelerim yok ama sunacağım bir cennet var.Acı çekeceğin,tamamen sevgi dolu.TAM İSTEMEDİĞİN GİBİ,TAM İSTEMEDİĞİN!